21 Ocak 2016 Perşembe

Kitap Yorumu: Puslu Kıtalar Atlası -İhsan Oktay Anar

Kitap Adı: Puslu Kıtalar Atlası
Yazarın Adı: İhsan Oktay Anar
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Türü: Tarihi Bilim/Fantastik
Sayfa Sayısı: 238
Goodreads: 4.49
Puanım: 4/5


Arka Kapak Yazısı: ''Yeniçeriler kapıyı zorlarken'' düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: ''Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır.'' Kendini saran dünyayı düşleyen bir haritacının, düşlerinden devşirdiklerini döktüğü Puslu Kıtalar Atlası adlı kitap oğlunun eline geçtiğinde onu kendisinin bile tahmin edemeyeceği maceralara sürükler, oysa yaşayacakları elindeki kitaba çoktan yazılmıştır.
Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve ''puslu kıtalar'' üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözüyle...
 Yorumum: Merhaba!! Uzun zamandır okumayı ertelediğim bir kitap ile karşınızdayım. Sınav dönemim şimdi okumayayım, sözcükleri ağırdır anlamam, dur önce şu kitabı okuyayım derken kitap baya bir zaman okunmayı bekledi. Ama keşke ertelemeseydim diyorum şimdi. Çünkü korktuğum gibi çıkmadı. Evet, başlarda birazcık sıkıntı yaşadım ama okumaya devam ettikçe cümlelerin ne kadar akıcı olduğunu gördüm. Ve o eski sözcükler kesinlikle zorlama durmuyordu kitabın içinde. Tam yerinde ve dozunda kullanılmışlardı. 
Karakterlerden bahsetmem gerekirse eğer, hepsinin üzerine düşünülmüş, ayrıntıyla betimlenmişti. Ana karakter diye bir şey yoktu sanki bütün karakterlerin hikayesine aynı ölçüde önem verilmişti. 
Konusu ise şöyle; Uzun İhsan Efendi'nin düşlerini yazdığı kitap oğlu Bünyamin'in eline geçer ve sonrasında Bünyamin kendisine gelen bir teklifi kabul ederek hiç tahmin etmediği maceralara atılır. Bu süreç içerisinde kötü şeyler yaşar, bir sürü insanla tanışır. Fakat zaten Bünyamin'in başına gelenler, çoktan eline geçen kitabın içinde yazılıdır. İşte kitapta bunun sırrı çözülüyor. Sonunda özellikle son cümlesinde vaay dedirtti bana bu kitap. 
Kitap, düşler üzerine ve felsefi düşünceler üzerine yazılmış. Öyle ki Rendekar denilen kişi Descartes'in ta kendisidir ve onun  ''Düşünüyorum öyleyse varım.'' sözünden yola çıkarak Uzun İhsan Efendi de kendi felsefi düşüncesini oluşturur. 
Olayların nasıl bağlanacağı benim için büyük merak unsuruydu ve bir sırrın daha çözüldüğünü görmek beni çok çok mutlu etti. Kitabı kesinlikle tavsiye ederi. Şimdi kitaptan bir kaç alıntı paylaşacağım. Görüşmek üzere!!

Alıntılar: -''Bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. Kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. Bu, yeterince cesur olamadığımın bir göstergesi olabilir. Aynı hatayı senin de yapmana yolaçmak istemiyorum. Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun binbir halinden korkma.''

-''Bir duygu, anlaşılmıyorsa, duygu değildir zaten.''

-''Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.

-''Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.''





2 yorum:

  1. Merhaba
    Kitap yorumunu çok beğendim ve bu kitabı okunacaklar listeme ekliyorum. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba ve yorumunuz ile beni nasıl mutlu ettiniz anlatamam çok çok teşekkür ederim ve ayrıca siz bana ilk yorum yapan kişisiniz :) <3

      Sil