19 Mart 2017 Pazar

Neler İzliyorum?

Herkese selamlar. Elimde maalesef hiç kitabım yok ve biraz ara vermek için de yeni kitaplar satın almıyorum zaten şu sıralar vizelerim var onlara çalışmaktan kitaba pek zaman ayırabileceğimi sanmıyorum ama bloguma da bir şeyler yazmak istediğim için aklıma tüm zamanların en sevdiğim favori filmlerimi blogumda paylaşmak geldi. Gelin birlikte film tavsiyelerime bakalım.

Filmin adı Insidious. Türkçe adıyla Ruhlar bölgesi olan bu film anlaşılacağı üzere bir korku gerilim filmi ve kesinlikle benim favorilerimden. Astral seyehat üzerine kurulmuş bu film korku sevmeyenleri bile kendisine hayran bırakacağından eminim. Seri filmdir ayrıca. Serideki her film birbirinden güzel. James Wan imzası taşıyan bu filmin sonu ise son derece şaşırtıcı. Konusu da şöyleki ; Evde yaşanan tuhaf olaylar, Renai’ye evin hayaletli olduğunu düşündürür ve genç kadın kocasını taşınmaya zorlar. Bu sırada oğulları Dalton doktorların anlam veremediği bir komaya girer; tüm vücut fonksiyonları yerinde olmasına rağmen uyanamamaktadır. 
Aile yeni evlerine taşınmasına rağmen olaylar devam etmektedir; gece gündüz eşyalar yer değiştirmekte, kapılar açılıp kapanmakta ve etrafta tuhaf sesler duyulmaktadır. Josh, bu olanlara inanmasa da karısının ve annesinin eve medyum çağırmasına izin verir. O andan sonra olanlar ise en çok kendisini şaşırtacaktır.
Korku filmi gecesi düzenlemek istiyorsanız bu seri cuk oturur.

----------

Filmin adı Max Mad: Fury Road. Bilim kurgu distopya ve aksiyon türlerinde olan bu filmde inanın bana bir saniye yerimde duramadım. Bir filmin temposu hiç mi durmaz ya? Filmde öyle bir görsel şölen vardı ki kendimi kaptırdım gitti. Elbiseler,  mekanlar ve araçlar harikaydı. Zaten başrollerde Tom Hardy ve Charlize Theron olunca filmin kalitesiz olması neredeyse imkansız. Aklıma geldikçe hala nasıl bir kovalamacaydı o öyle diye soruyorum. İzleyiciyi coşturuyor adeta. Film aslında serinin dördüncü bölümüymüş ve ben diğerlerini izlemedim ama yine de ne, ne oluyor gibi anlamsızlıklara düşmedim. Zorlu geçmişi Mad Max’i hayatta kalmak için en iyi yolun yalnız olmak gerektiğine inandırmıştır. Yine de bir şekilde kendini Furiosa adlı liderlerinin peşinde çorak topraklardaki savaş ortamından, sürekli kaçarak hayatta kalmaya çalışan bir grubun arasında bulur. Yaşadıkları ortamı zalimce yöneten Immortan Joe’dan kaçmaktadırlar ve Joe kendisinden çalınan ve yeri doldurulamayacak derecede önemli kaybının peşindedir. Aksiyon sever biriyseniz ya da sevmeseniz bile mutlaka mutlaka kaçırmayınn.


---------


Filmin adı Ateşböceklerinin Mezarı. Şimdi bu afişi görmem bile gözlerimin dolmasına yetti. Yok böyle bir film arkadaş. Bütün film boyunca boğazıma bir şey oturdu ve film bittikten sonra bile gitmedi. Gözlerimden yaşlar resmen sel oldu aktı gitti. Ateşböceklerinin Mezarı II. Dünya Savaşı'nın sonuna yakın bir dönemde Japonya'da geçer. Filmde, bombalanan Kobe şehrinde hayatta kalmış 14 yaşındaki Seita (清太) ve onun dört yaşındaki kızkardeşi Setsuko'nun (節子) umutsuz çabaları anlatılır.
Filmin başlangıcında, nasıl sonlanacağı sezinlenmektedir. Seita Sannomiya İstasyonu'nun karanlık bir köşesinde terkedilmiş ve bir deri bir kemik halde ölür. Ardından ruhu kızkardeşinin ruhuyla biraraya gelir ve kardeşler trenle çeşitli istasyonlara giderken geriye dönüşlerle ve fondaki sesle geçmiş anlatılır.
Liman şehri Kobe'ye bombalı saldırı yapıldıktan sonra anneleri ölen Seita ve Setsuko teyzelerinin yanına giderler. Başlangıçta iyi görünen teyzeleri zamanla çocuklara daha az yemek verip daha kötü davranmaya başlar. Bunun üzerine kardeşler şehrin dışında yer alan eski bir sığınağa taşınmaya ve kendi kendilerine bakmaya karar verirler.
Seita, kendisi ve kardeşi için tarlalardan sebze çalmaya ve bombalama esnasında evleri yağmalamaya başlasa da yiyecek bulmak giderek zor bir hale gelir. Sonunda küçük kız yetersiz beslenmeden ölür. Seita kardeşi için insanlardan uzakta yalnız bir cenaze töreni düzenler. Ardından kız kardeşine ait küllerin birazını şeker kutusuna ekler ve kutuyu ve babasının fotoğrafını birlikte ölene kadar taşır.
Filmin sonunda Seita ve Setsuko'nun ruhları görülür. Artık sağlıklı ve iyi giyimli görünmekte ve yan yana oturarak günümüz Kobe'sine bakmaktadırlar.
Film hayatın ve savaşın tüm gerçeklerini ortaya döküyor. Hayatınızda iz bırakacak bir film olduğuna inanıyorum. 

----------


Türkçe adıyla Kasımda Aşk Başkadır filmi adında anlaşılacağı üzere romantik bir film ve izlediğim en güzel romantik filmlerde yerini aldı bile. Nelson Moss, tüm hayatı işi olan, işkolik bir adamdır. Bir gün ehliyet almak üzere girdiği bir sınavda Sara isimli deli-dolu bir kızla tanışır. Sara, Nelson'dan en azından bir ay boyunca onunla yaşamasını ister. Nelson, teklifi kabul edecektir. Kısa sürede aynı eve taşınan iki insan, yine kısa sürede birbirlerine aşık olacaklardır. Sara, hayatında ilk kez birisine aşık olmuştur. Nelson'ın bilmediği ise aşık olduğu Sara'nın kanser olduğudur. İki insan, ölümle hayatın girdabına beraber tutulmuşlardır.
Aşk filmlerinin başyapıtlarından resmen. Aşk ve saygı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi herhalde ve ancak bu kadar güzel hissettirilebilirdi. 

----------


19.yy sonlarında Londra’da Robert Angier, sevgili eşi Julia McCullough ve Alfred Borden hem arkadaştırlar hem de bir sihirbazın asistanlarıdırlar. Bir gösteri esnasında Julia ölünce Robert, onun ölümünden Alfred’i suçlar ve birbirlerine düşman olurlar. Zaman içinde ikisi de hem ünlü olurlar hem de rakip sihirbazlara dönüşerek birbirlerinin sahne üstünde performansını sabote etmeye kalkışırlar. Alfred başarılı bir hile yapınca Robert, rakibinin sırrını çözmek konusunu takıntı halinde getirir ve trajik olaylar birbirini kovalar.
Sonları şaşırtıcı ve beklenmedik biten filmlere ayrı bir sevgim var ve bu filmde o filmlerin ilk sıralarında. Ve filmde oynayan Christian Bale' e ise çook ayrı bir sevgim var. Zaten bu filmi izlemeyen kalmamıştır diyorum ama izlemeyenler bilin ki çok şey kaçırıyorsunuz. Sıradışı bir senaryoya sahip ve gizem hat safhada. Kesinlikle tavsiye ederim.

Benim kısacık film tavsiyelerimden bu kadar. İlginç bir yazı oldu benim için. Kendinize iyi bakınn :)








18 Mart 2017 Cumartesi

Kitap Yazıyoruz !!!

Çook uzun bir aradan sonra yeniden merhabalaar :) Bugün çok heyecanlı bir yazı ile buradayım çünkü uzun zamandır kafamda olan ve aşırı istek duyduğum bir şey yapıyorum ve arkadaşımla birlikte hikayemizin temellerini atıyorum. Umarım beğenirsiniz. Kitabımızın tanıtımı için buraya tıklayabilirsiniz.
Ben bu türde yazılmış romanları aşırı aşırı beğeniyorum. Mesela Kurucunun Kızı, Tüm Sırların Sahibi Kız, Mistik Şehir gibi  ya da bu tarzda olan birçok filmi seviyorum o yüzden de kafamda hep bu tarz şeyler şekilleniyordu ve bu konuyu arkadaşımla konuştuğumda o da üstüne epey fikir ekledi ve ortaya bir şeyler çıktı bakalım. Yalnız yazmak ne kadar güzel bir şeymiş. Küçükken de ya da lise yıllarımda günlük tutan bir kızdım o yüzden yazmanın ne kadar rahatlatıcı bir şey olduğunu biliyorum aslında. Mutsuz anlarınızda, çaresiz hissettiğinizde ya da çok öfkelendiğinizde yazıya dökün inanın bana çok iyi gelecek üstelik hiç de zararlı ya da pahalı bir eylem değil. Hatta küçük bir tavsiye daha yabancı dil öğreniyorsanız ya da kendinizi geliştirmek gibi bir isteğiniz varsa bu yazılarınızı o yabancı dilde de yazabilirsiniz epey faydalı olacağına inanıyorum. 
Kendinize iyi bakııın :)