13 Şubat 2018 Salı

2017 Favori Kitapları


Herkese merhaba arkadaşlar.
Geç gelen bir yazıyla karşınızdayım. Merak ediyorsanız sizi daha fazla bekletmiyorum ve hemen yazıya geçiyorum.
1. Centilmen Piç Serisi
İ
lk sırada tabiki bu seri yerini alacaktı çünkü tüm sene boyunca mekanları, karakterleri unutamadım ve kitabı okumadığım zamanlarda kafamda canlandırmaktan, arkadaşlarıma anlatmaktan kendimi alamadım. Bu serinin her bir kitabı benim bebeğim o yüzden aralarında ayrım yapamıyorum ama yine de "hadi ya illa biri öndedir" diyorsanız ilk iki kitap üçüncüsünün önüne geçiyor gerçekten. Çünkü üçüncüsünde sevmediğim bir karakter vardı ve şimdi spoiler olmasın diye açıklayamadığım olaylar ama kesinlikle harika bir seri ve merakla bekliyorum dördüncüsünü.

Not: eğer kitapları okumakta zorlanıyorsanız pdf indirerek okuyun derim hem kitaplar hep elinizin altında olmuş olur hem de okuması daha kolaylaşır.

2.Ruhlar Kütüphanesi

Serinin üçüncü ve son kitabı olan Ruhlar Kütüphanesi kesinlikle en en en güzel kitabı da. Bir kere bu kitapta yaratılan mekan ve kurgu beni büyüledi. Son olmasının verdiği burukluk da kitaba olan ilgiyi arttırıyor ve aynı zamanda kitaptaki maceranın hat safhada olması da kitabı başımızın tacı yapıyor. 

3. Işığı Ararken

Hiç aklımda yokken çekilişle kazandığım bu kitabı tabiri caizse iki üç günde yalayıp yuttum. Psikolojik gerilim ve polisiye benim kitap okumaya başladığım yıllarda ağırlık verdiğim bir kategori idi bu yüzden bu alanın yeri bende çok ayrı. Bu kitap da kurgusu, yazarın tarzı ile bu kategoride ilk sıralarda yer alır. Hiçbir seriye ait olmadığı için biraz yorumlamak istiyorum. Kitap 2005 yılında bir mahkemede sorguyla başlıyor daha sonra isimsiz bir kadın cinayeti geliyor ve sonra da bizim esas karakterimiz Catherine ile 2007 yılına geliyoruz bir bölüm sonra da 2003 yılına gidiyoruz yani olayları bu zaman döngüleriyle öğreniyoruz. Catherine günümüz yılında ileri derece obsesif kompulsif hastası ama geçmişte dışa dönük, partilerden geri kalmayan, herkesle arkadaş olup, erkeklerle flört eden ve işinde iyi olan bir karakterken şimdi evinden dışarı çıkmayan, panik ataklar geçiren, sürekli güvensiz ve izlendiğini düşünen biri. 2003 yılında bir erkeğe gönlünü kaptırıyor ve o erkek yüzünden pek istemese de tüm her şeye kendini kapatıyor. Başlangıçta her şey iyi hoş giderken yavaş yavaş tartışmalar başlıyor, hakaretler, kıskançlık yüzünden kısıtlamalar ve Catherine'i rahatsız edecek her türlü gizli saklı işler. Ve son olarak da psikolojik şiddetin yanında fiziksel şiddete de maruz kalıyor sevdiği adamdan. Adam Catherine ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Kadının iyileşme sürecini okumak da, neden böyle olduğunu geçmişten yavaş yavaş öğrenmek de çok keyifliydi. Bir sonraki bölümde neler olacağını merak etmekten sayfalar aktı gitti. Benim gibi böyle psikolojik gerilim seviyorsanız yüzde yüz tavsiyemdir.

4. Çavdar Tarlasında Çocuklar

Bazen klasiklere başlarken gözümüz korkar ya hani bu kitap öyle değil işte. Klasik gibi klasik. Günlerce üstüne konuşulup, düşünülüp, tartışılabilir. Kitabın ana karakteri Holden'ın meşhur bir sözü var, şimdi tam doğru bir şekilde yazamayabilirim ama şu şekilde "bazı kitapları öyle beğenirsiniz ki yazarıyla arkadaş olmak ve saatlerce konuşmak istersiniz" gibi bir şeydi ve bu söz gerçekten tüm kitap kurtlarının katılacağı bir söz. Bizim Holden kendi halinde bir genç ve o an aklına ne koyduysa onu yapan sıradışı biri ayrıca. Çok basit bir dili varmış ve kitaba yalın bir anlatım hakimmiş gibi görünse de altı çizilesi derin anlamlı cümleler vardı. Baştan sona kadar lisede olduğunu sandığım Holden sayesinde belki birçok şeyi sorguluyoruz. Kışın göller donunca ördeklere ne olduğu gibi şeyleri. Kitabın içinde çavdar tarlasıyla ilgili bir bölüm var ki çok çok etkileyici bir bölümdü ve kitap adını buradan alır. Holden birçok insana amaçsız gelebilir fakat insan ona özenmeden edemiyor ve ara ara Holden olmayı kafamda düşündüm, tarttım. Holden sayesinde onun nefret ettiği insanların aslında bizim etrafımızda olduğunu ve hayatın iki yüzlülüğünü de görüyoruz. Bi de bizim bu Holden'ın bir kız kardeşi var ki bayıldım aralarındaki diyaloglara. Holden, düşünmeye çalışan, her şeye rağmen ayakta durmaya çalışan ve adaleti arayan biri olmasıyla okuyucuya bir sürü şey öğretiyor. Kitaptaki kış havası da içimi ayrı bir ısıttı. Holden'ın dediği gibi çok 'kıyak' bir kitap imiş.

5.Olasılıksız

Upuzun zamandır listemde olan ve okumak için çok çok geç kaldığım Olasılıksız bir oturuşta bitirilebilecek bir kitap çünkü aşırı akıcı. Kitabın her sayfasında şoklar içinde kalsam da son sayfada o son cümlede bir "vay be" çektim. Kitap bittikten sonra dünyaya farklı şekilde bakıyorum resmen ve kitaptaki olayları, karakterleri de düşünmeden edemiyorum yani hala etkisindeyim anlayacağınız. Kitabın içinde fizik, felsefe gibi birçok bilgilendirici konu vardı, ufkunuzu genişletecek nitelikte hepsi. Fizik ve istatistik hiç sevmezken bunları böyle biraz polisiye bir kitapta sevdiğim karakterlerden hikaye gibi okumak çok çok hoşuma gitti. Gözüm kapalı önerebileceğim bir kitap 🌱

6. Her Şey

Birgünde okuyup bitirdim. Bu cümleyle kitabı ne kadar çok sevdiğimi anlatmış oluyorum sanırım. Çok çok çok güzel bir hikaye ve sonu da şaşırtıcı. Filmine de hemen çıktığı gibi gitmiştim ve onu da çok beğenmiştim. Kesinlikle ama kesinlikle okuyun.

7. Dracula

Dracula ile ilgili bir sürü şey okudum izledim ama Bram Stoker'in Dracula'sını bir okuyamamıştım. Hepsinden farklı ve hepsinden de güzeldi. Bildiğimi sandığım çoğu şeyi bilmiyormuşum veya yanlış biliyormuşum. Her şeyin aslı ve doğrusu bu kitapta.

8. Frankenstein

Doktor Frankenstein'ın yarattığı karakterin hayatı kesinlikle okumaya değer. İnsan evriminin nasıl geliştiğini en acı gerçeklerle öğreniyoruz. 

9. Sineklerin Tanrısı

Çocuk da veya yetişkin fark etmez bu insanoğlunu bir yere koy ve orayı nasıl cehenneme dönüştürdüğünü otur izle. Gerçekten kitabı bitirdikten sonra aklımda başka bir düşünce yer edinemedi. Çarpıcı bir kitap. Yıllar geçse bile etkisi geçmez.

10. Vadideki Zambak

Başlarda okumakta epey bir zorlandığım fakat sonraları delicesine sevdiğim bir kitap oldu. Kitap bir kadına yazılan mektup niteliğinde. Bir adamın geçmişte yaşadığı ne var ne yok anlattığı bir mektup. Mektupta öyle bir aşk anlatılıyor ki hiç birbirine dokunmadan, bakmadan, göremeden, yaşayamadan... Başlarda belki benim gibi biraz sıkılabilirsiniz ama size tavsiyem bırakmayın ve okuyun.

11. Anna Karenina

Evet çok kalın. Evet o bir klasik. Ama harika bir kitap. Okuması uzun ama bu süreçte neler neler öğreniyorsunuz, nereleri geziyor ve kimleri tanıyorsunuz. Filmi de var. Önce okuyun sonra koşun izleyin. 

Fotoğrafta yer almayan Uyumsuz serisi ve Metro serisi de yıl içinde okuduğum en güzel kitapların içinde yerini alıyor. Benim favorilerim bu kadardı. Umarım güzel kitaplar tavsiye etmişimdir size. Hoşçakalııın :-)