6 Haziran 2016 Pazartesi

Kitap Yorumu: Sessiz Oda -Lori Schiller

Kitap Adı: Sessiz Oda
Özgün Adı: The Quiet Room
Yazarın Adı: Lori Schiller
Çevirmenin Adı: Elif Kadıoğlu
Yayınevi: Martı Yayıncılık
Türü: Psikoloji, Anı, Biyografi
Yaş Grubu: Yetişkin
Sayfa Sayısı: 463
Goodreads: 3.99
Puanım: 5/5


Arka Kapak Yazısı: "Burası tam olarak yeterli değil. Koltuktan uçamadım," dedi. Etrafına bakındı. " Eğer beni pencereye götürebilirsen sana uçabildiğimi gösterebilirim."
Buna inanıyordu. Bu konuda hiç bir şüphe yoktu, bunu gerçekten yapabildiğini sanıyordu. Eğer onu pencereye götürürsek elleri havada iki tarafına açılmış olarak yere çakılacaktı. 
Ne diyeceğimizi bilemiyorduk, biz de konuyu değiştirdik ve sonra hastaneden ayrıldık. Ayrılırken sesi kulaklarımda çınlıyordu: "Uçabiliyorum baba, uçabiliyorum."

***
On yedi yaşındaki Lori Schiller birbirine bağlı zengin bir ailenin tek kızıydı. Altı yıl sonra ilk intihar girişiminde bulundu ve New York şehrinde kafasında ona eziyet eden sesler ve üzerinde yırtık pırtık kıyafetleriyle sokaklarda dolaştı. Lori Schiller artık bütünüyle olgunluğa ulaşmış bir şizofreni hastalığının tam ortasındaydı. Defalarca hastaneye yattı, rehabilitasyon merkezlerine sığındı, durumu kötüleşti, daha fazla intihar teşebbüsünde bulundu ve yorucu olan mutlak bir çaresizliğin içinde yaşadı. Ama kurtuldu. 
Şimdi bu kişisel yaşam öyküsünde Lori bizi, kendine ait saklı dünyasından içeri alıyor, onu iyileştiren doktorları ve hastalığı süresince acı çeken ailesini de yanına alarak bu hastalıktan nasıl kurtulduğunu anlatıyor. Sürükleyici, yürek parçalayıcı ama kesinlikle yüceltici bir hikâye… 
SESSİZ ODA akıl hastalığının yarattığı yıkıcı etkilere, sabrın ve cesaretin gücüne şahitlik eden mükemmel bir klasik. 

***
"Lori ile şizofreninin derinliklerine yolculuk ettikten sonra, asla eskisi gibi olamayacaksınız." 
Diane Sawyer

"İlk sayfasından itibaren Lori'nin hikâyesi sizi etkisi altına alacak ve üzecek…
Şizofreni hakkında okunulabilecek en iyi kitap."
Oakland Press
Yorumum: Uzun zamandır okuduğum en ilginç kitap oldu. Bir kere bu gerçek hayattı ve yazarın ta kendisini anlattığı bir romandı üstelik psikolojik hastalığı ve onu yenmesi üzerine. Yazarın şizofreni hastalığını okuyoruz. Ama sadece bir hastalık hikayesi değil, derin ve cesur bir hikaye. Kişisel bir yaşam öyküsü idi. Çok etkilendim Lori'nin yaşadıklarından. Sabırla ve cesaretle, ailesi, arkadaşları ve doktorları sayesinde hastalıktan kurtulmasına tanıklık ediyoruz. Spoiler verdim sanmayın. Gayet sürükleyiciydi. Sadece sonunu pek beğenemedim o da çok çabuk bitirilmiş gibi geldiği için. Onun dışında her şey iyiydi. Zaten Lori ve gücünden etkilenmemek mümkün değil. Doktorların umutsuz olduğu hastalığı yenen, asla iyilesemeyecek denilen kız, Lori seni asla unutmayacağım..
Kesinlikle okumalısınız. 


Alıntılar: "Yürüyordum ve dönüyordum... Yukarı aşağı... Aşağı yukarı... Herkes ünite aktiveleri için hastaneden ayrılıyordu ama ben yürümeye devam ediyordum."

"Bazı insanlar Sesleri duyduğum anlarda bunu anlayabiliyorlar. Aslında bunu yapmamalarını isterdim."

O koltuğun içinde oturmak beni nasıl yok ediyorsa, bu koltuğu yolmakta benim bu yok oluşumu simgeliyordu adeta.

Bana en çok eziyet veren,Seslerin bana kahkahalarla gülmesiydi.Bu sanki herkes tarafından dalga geçilen biri olmuşum gibi beni aşağılayan cinsten histerik kahkahalardı.Neden bana bu kadar acımasız davrandıklarını bilmiyordum ama bu şekilde alay konusu olan bir korkak olduğum için kendimden nefret ediyordum.





Kitap Yorumu: Paranoya -Tuğba Sarıünal

Kitap Adı: Paranoya
Yazarın Adı: Tuğba Sarıünal
Yayınevi: Destek Yayınları
Türü: Polisiye
Yaş Grubu: Yetişkin
Sayfa Sayısı: 295
Puanım: 5/5


Arka Kapak Yazısı: Varoluşlarını akıl ve sezginin birlikteliğine borçlu olan iki farklı karakter tahmin edilmesi imkânsız bir sona hizmet etmek için tanıştılar. Gidecekleri yolda ellerinde olanla yetinemeyeceklerini ikisi de biliyordu. Çünkü son varsa öncesi de vardı. Geçmişin derinlerine inerken ayık kalmak zorundalardı. Çünkü her son esaslı bir karardı. Bütün olasılıkları hesaplayıp zamana hükmetmeye çalışırken, sadece birbirlerine güvenebilirlerdi. Ne mutlu! Ve maalesef ki...

Yorumum: Merhaba ! Bugün kısa bir yorumla geldim karşınıza. Bu kitapla, yazarı pek bilinmiyor sanırım ama bilinse çok iyi olur. Çünkü yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen gerçekten çok beğendiğimi söylemeliyim. Bu bir polisiye roman, ben polisiye türünü çok seviyorum hele ki içinde tıp da olunca ooh okurken keyiflenmeden duramıyorum. Kitabı beğenmemdeki en büyük sebep bu ama aynı zamanda dil de çok akıcıydı.
Kitapta kocasıyla çok mutlu olan bir kadının, bir gün kocasının intihar haberini almasıyla dünyası başına yıkılır çünkü kocasının intihar ettiğine bir türlü inanamaz ve bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünür, başlar araştırmaya. Başlarda yalnız başınayken daha sonraları komiser olan Atakan'a güvenir ve ona tüm bildiklerini, şüphelerini anlatır. Atakan inanmaz ve kadına bu davanın kapandığını söyler ama ne yazık ki kadın için dava henüz kapanmamıştır ve bu da bazı insanları rahatsız eder. Kadın kimden ve nereden geldiğini bilmediği tehditler altındadır artık, bu da Atakan'ı şüphelendirir ve kadının yanında yer almaya karar verir. Böylelikle başlar bir kedi fare kovalamacası. Atakan ve Fulya'nın (kadın deyip durdum başından beri bir türlü ismini söyleyemedim :D ) ilişkisini çok beğendim. Kerem'in (Fulya'nın ölen kocası) ise Fulya'dan bir şeyler saklamasına ve yaptıklarına kızdım.
Kısacası çok beğendiğim bir kitap oldu. Yazarın bir diğer kitabı olan Sanrı'yı da merak ediyorum ve okumayı istiyorum. Bence siz de bu yazarla tanışmalısınız. Tanışmak için de Paranoya gayet güzel bir başlangıç. Son olarak da hayırlı ramazanlar dilerim..