24 Kasım 2017 Cuma

Kitap Yorumu: Metro serisi #1 | Metro 2033

Kitap Adı: Metro 2033 
Yazarın Adı: Dmitry Glukshovsky
Çevirmenin Adı: Deniz Banoğlu
Yayınevi: Panama Yayıncılık
Türü: Distopya/Gerilim
Sayfa Sayısı: 600
Goodreads: 3.98
Puanım: 4/5


Arka Kapak Yazısı
Metro 2033
Yıl 2033... Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde... Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor. Burası insanoğlunun son kalesi.
Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karadelililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış. Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak.
Genç Artyom'a, yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karsı halkı uyarmak için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık...

Yorumum
Uzun soluklu bol macerali Metro 2033 bitti ve ben deli gibi oyununu oynamak videolarını izlemek istiyorum.
Şimdi kitap şöyle ki 2033 yılında dünya nükleer savaş nedeniyle yerle bir olmuş ki bu tarz konular beni aşırı heyecanlandırıyor. İnsanlık neredeyse yok olmuş ve her yer felaket halde, radyasyon sebebiyle kimse yaşayamıyor ve bu yüzden de sağ kalan insanlar Moskova Metrosu'nu yuva belliyor. Bu bildiğiniz bir metro rayları var istasyonları var yürüyen merdivenleri falan var her şey bildiğiniz gibi tek fark hiçbir şeyin çalışmaması çünkü çalıştıracak elektrikleri veya güçleri yok. Her istasyonda bir topluluk var ve artık herkes yaşadığı istasyonu memleket yapmış. İstasyonlar arası öyle dilediğiniz gibi gidip gelemiyorsunuz çünkü her istasyonun kendi nöbetçisi vizesi kuralı falan var. Metro giriş çıkışlarında nöbet tutan askerler var. Şimdi diyeceksiniz bu askerler metro sakinlerini neyden, kimden koruyor? Karaderililerden ve tabiki yeryüzünde yaşayan radyasyondan dolayı değişen, vahşilesen yaratıklardan. Tüm dil, din, ırk, ideoloji ayrılıklarına rağmen metroda bir arada yaşayan insanların da tek bir amacı var o da ne olursa olsun sağ kalmak ve metroyu korumak. Bir sürü insanla tanışıyoruz bunların arasında bizim baş kahramanımız olan Artyom var. Ah, şu Rus isimleriyle başım belada. Kitapta bir sürü Rus ismi bi de bi sürü Rus lakabı var buna ek olarak istasyon isimlerini aklımda tutmak onlari haritada sürekli aramak biraz okuma hızını yavaşlatıyor ama haritası olan kitapları her zaman çok seviyorum bambaşka bir dünyada gezdiğimin bir kanıtı sanki. Neyse Artyom'a bir tehlikeden tüm metro halkını kurtarmak için bir görev verilir ve macera başlar. Birçok etkilendiğim nokta vardı mesela zaman kavramının önemini yitirmesi, güneşi ve yıldızları görmedikleri için mucize veya kendilerini kaptıracak tehlike olarak görülmesi, güneşte gezememeleri gibi. Sonu ise şaşırtmalıydı. Devamını araya birkaç kitap koyduktan sonra okuyacağım ve bu sırada oyununu da oynayacağım.